Bu hafta
sizler için çok güncel bir mesele olan Kıbrıs’ı inceledik. Kıbrıs hakkında
günümüzde gerçekleşen tartışmaları anlamak adına Kıbrıs’ın tarihine de bakmamız
gereklidir. Bu nedenle bu yazımızda Akdeniz’in bu paylaşılamayan adasının şeceresini
ele alacağız. Adanın coğrafi itibariyle bu kadar önem ve değer gördüğünü
söylesek yalan olmaz sanırım. Kıbrıs zaman içerisinde çok fazla el değiştirmiş
ve köklü bir geçmişe sahip bir adadır. Bu nedenle adadaki çok kültürlü yapı
adayı günümüzde de önemli bir konuma yükseltmiştir. Bu yazımızda hem Kıbrıs’ı
ilk çağlardan günümüze dek getirip, Kıbrıs meselesiyle birlikte araştırmaya
çalışacağız. Umarım güncel tartışmaları duyduğunuzda bu yazı da aklınıza gelir
ve daha bilge bir bakış açısıyla yaklaşmanıza vesile oluruz. Bu yazımızın
sonunda şu ilgi çekici sorulara cevap bulacaksınız.
•
İlk çağlarlarda Kıbrıs’ta hangi medeniyetler kuruldu?
•
Adanın jeopolitik konumu ve yeraltı kaynakları nelerdir?
•
Roma ve Bizans döneminde ada ne durumdaydı?
•
Kıbrıs Osmanlı için neden önemliydi?
•
Osmanlı’dan sonra Kıbrıs’ta ne gibi etnik sorunlar yaşandı?
•
Kıbrıs Harekâtı neden ve nasıl yapıldı ?
•
Harekâttan günümüze kadar Kıbrıs’ta neler değişti, şu an ne
noktadayız?
1 – Kıbrıs’ın Coğrafi ve Konumu ve Genel Profili
1.1 Kıbrıs’ın Jeopolitik Konumu

1.2 Kıbrıs’ın Coğrafi Şekilleri
Kıbrıs adası özellikle kıyı
şekilleri itibariyle oldukça zengin ve çeşitlidir. Adanın girintili çıkıntısı
yapısı bünyesinde birçok doğal zenginlik ve görülmeye değer bölgeler oluşmasına
sebep olmuştur. Kuzeyinde Beşparmak Dağları, güneyinde Trodos Dağları büyük bir
alanı kaplamaktadır Bu yer şekilleri sebebiyle Kıbrıs’ta yerleşimler daha çok
en kuzeyde ve en güneyde gerçekleşmiştir. Bitki örtüsü bakımından tam olarak
bir Akdeniz iklimi özelliğini taşıyan adada tarım faaliyetleri bakımından
zeytin, portakal gibi ürünler yetiştirilmektedir.
Kuzey Kıbrıs, şarap üreticiliği
konusunda da önemli bir geçmişe sahiptir ve tahıldan sonra en önemli
üreticiliği şarap konusundadır. Özellikle Karpaz bölgesi ve Girne’deki dağlık
bölge şarap üreticiliği konusunda meşhurdur. Kara üzüm ve az ölçüde de beyaz
üzüm yetiştirilir. Bu üzümler genellikle şarap üretimi için kullanıldığı gibi
kurutulmuş üzüm olarak ve alkol üretiminde de büyük ölçüde kullanılır. Şarap
üretimi genellikle köylerde ve modern cihazlara sahip olan kooperatiflerce
yapılır. Sofralık üzüm de aşağı bölgelerde yetiştirilir ve ihraç için
yetiştirilen sultana üzümleri en başta yer alır. Ayrıca Kıbrıs’ta büyük bir su
sorunu da baş göstermektedir. Yerel kaynakların kötü kullanımı kuraklık gibi
faktörler yüzünden gelecekte su konusunda daha büyük sorunlar yaşanabileceği
öngörülmektedir. Türkiye’nin adaya su
boruları ile su taşıdığını bilmekteyiz. Bu da bu sorunun çözülmesi adına
atılmış adımlardan bir tanesidir.
2- Tarih Öncesi ve İlkçağlarda Kıbrıs
2.1 Kıbrıs’ta İlk Yerleşimler
2.1 Kıbrıs’ta İlk Yerleşimler
Kıbrıs’ta en eski yerleşimlerin Beşparmak Dağları’nın kuzeyinde ve Trodos dağlarının güneyinde başladığı tespit edilmiştir. Kısacası ilk insanlar adanın kıyı kesimlerine yerleşmiştir. İlk bölümde de bahsedildiği gibi adanın orta kesimleri yüksek dağlarla kaplı olduğu ilk yerleşimlerin kıyılara yayılmış olması son derece normaldir. Kıbrıs Adası’nda tarih öncesi dönemde insan yerleşiminin yaklaşık en erken M.Ö.10.000’de başladığı tahmin edilmektedir. Adada yaşayan avcı ve toplayıcı topluluklardan oluşan ilk yerleşimcilerin bıraktıkları izler ise en erken M.Ö. 9000 sonlarına tarihlenmekte ve adanın güney kıyılarında yer alan Aetokremnos ile batısında Akamas’da yapılan arkeolojik kazılarda adanın ilk insanlarının, Neolitik yani Yeni/Cilalı Taş Devri’nde (M.Ö. 8500–3900) buralarda yerleştikleri belirtilmektedir.
2.2 Mısır Firavunluğu Dönemi
MÖ 1500-1450 yılları arasında Mısır firavunu III.Tuhutmose'nin orduları Kıbrıs'a sefer düzenler ve adayı hakimiyet altına alırlar. Ancak düşmanları Hitit Krallığı da Kıbrıs adasıyla ilgilenirler MÖ 1200 yılında Hitit Krallığı Yıkılınca ada tekrar Mısırlıların eline geçer ada bu dönemlerde önemli bir ticaret merkezi olmuştur.

2.3 Hitit Dönemi
Hititler adayı Mısır Firavunluğundan
III.Tudhaliya zamanında MÖ 1320 döneminde ele geçirirler ve adada 120 yıllık
Hitit egemenliği başlar Hititliler adaya Alashiya adını verir 120 yıllık dönem
içinde Hititliler bakır ihtiyaçlarının büyük kısmını bu adadan temin
etmişlerdir aynı zamanda adayı sürgün yeri olarakta kullanmışlardır bu
sürgünlerin meşhurlarından birisi amcası tarafından tahttan indirilen
III.Hattuşili tarafından tahttan indirilen III.Murşili Uhri-Teşup'tur.
2.4 Miken
Dönemi
Mikenler Mukenai'ye yerleştikten
sonra Akdeniz’de etkili olmaya başladılar adaya ilk başlarda ticaret amaçlı
gelen Mikenliler daha sonra buraya yerleşmiştir. Adaya çömlek çarkını getirmiş
ve tanıtmışlardır ürettikleri çömlekleri ticaret yoluyla bir çok ülkeye
satmışlardır Dor saldırıları Mikenlerin adadaki konumlarını çok zayıflatmıştır.
2.5 Fenike
Dönemi

2.6 Asurlular
Asur kralı II.Sargon MÖ 709 yılında
Fenikelileri yenerek adayı ele geçirdi 100 yıl boyunca ada Asur yönetimine
girmiştir. Asur döneminde de var olan Kıbrıs’taki şehir devletleri Asur kralına
haraç vererek ve bağlılık sözü karşılığında varlıklarını sürdürmüştür iç
işlerinde serbest olan bu şehir krallıklarının sayısının 10 olduğu tahmin
ediliyor bu kralların görevi şehirdeki kuvvetleri kumanda etmek ve asayişi
korumak olmuştur.
2.7 2.Mısır Dönemi
Asurluların M.Ö 7.yy da güç
kaybetmesinden sonra doğu Akdeniz’de Mısır egemenliği tekrar başlar Firavun
Apries M.Ö 588-569 yıllarında güçlü bir donanma kuran Firavun Fenike ve Kıbrıs
donanmalarını bozguna uğratır. Apries'ten sonra tahta çıkan oğlu adada Mısır
egemenliği tekrar başlar şehir devletlerini yöneten Eualthon'u Mısırın Kıbrıs
genel valisi olarak atar ve şehir devletleri Asur dönemindeki gibi Mısır
Firavununa bağlılık sözü ve haraç vererek varlıklarını sürdürürler. Ada bu
dönemde Mısır kültüründen etkilenmiştir buna örnek Kıbrıslı asillerin Mısır
kültüründeki gibi giyindikleri ve yılanlı taçlar takarken yapılan
heykelleridir. Kıbrıstan elde edilen keresteler Mısır donanmasını inşa etmek
içinde kullanılmıştır.
2.8 Pers
Dönemi

2.9
Ptolemy Dönemi
MÖ 323 yılında Büyük İskender'in
ölmesi üzerine halefleri zengin Kıbrıs adasına göz dikmişlerdir. İskender Tyre
kuşatmasında yardım ettikleri için Kıbrıs krallıklarına özerklik vermiştir ama
generallerin Kıbrıs üzerindeki kavgaları başlayınca bu özerklik kısa sürmüştür.
Ptolemy Soter Mısır'da Ptolemy hanedanlığını kurdu MÖ 321 yılında Kıbrıs’ı ele
geçirmek için Salamis Kralı, Paphos Kralı, Soli Kralı ve Amathus Kralıyla
ittifak yaptı rakibi Antigonus Ptolemy'nin bu hareketine karşılık
Citium,Laptehos,Marium,Krenya krallıklarıyla ittifak kurdu Ptolemy 321 yılında
bir ordu göndererek Antigonusun Kıbrıslı destekçilerini bozguna uğrattı 294
yılına kadar adayı ele geçiremedi Ptolemy hanedanının getirdiği en büyük
değişiklik şehir krallıkları kaldırılarak adaya merkezi yönetim getirilmesiydi.
Ptolemy hanedanı 2.5 yy boyunca adayı yönetmiş ve ada bu dönemde büyük ölçüde
Helen kültüründen etkilenmiştir. MÖ 30 yılında Cleopatra intihar edince ada
Romalılara devredilmiştir.
3. Roma Dönemi Kıbrıs

Roma döneminde adada barış sağlanmıştı madencilik ve
ticaret ilerlemiş bu zenginlikler halka refah sağlamıştır ve imparatorluk
hazineside zenginleşmiştir.Bu dönemde adada inşaat faaliyetlerimde
sürdürülmüştür kamu binaları limanlar, forumlar inşa edilmiştir.Ada Hristiyanlıkla
tanışınca pagan inanışı yavaş yavaş yerini Hristiyanlığa bırakmıştır.Romalı
Kıbrıs valisi Sergius Paulus Hristiyanlığa geçen ilk soylu Romalı olmuştur
böyle Kıbrıs imparatorlukta Hristiyan biri tarafından yönetilen ilk yer
olmuştur.
3.9 BİZANS DÖNEMİ KIBRIS

12.Yüzyılda Bizans İmparatoru Manuel Comnenos’un
yeğeni Tarsus valisi Isaac Comnenos Ermenilerle yaptığı savaşta esir düşünce
fidye olarak Kıbrıs vergisinden faydalanılmıştır. Ancak daha sonra sahte
belgelerle Kıbrıs valisi olarak tanıtmış ve daha sonra imparator ilan etti
Konstantinopolis yönetimi bu zorbaya müdahale edememiş ve Kıbrıs halkı büyük
zorluklarla karşılaştı ağır vergiler, tecavüzler ve yağmaların haddi hesabı
olmamıştır daha sonra Bizans donanması adayı almak için gönderilmiş ama
Comnenos korsanlarla beraber bu filoyu yenmişti adada 7 yıl süren cani ve
acımasız yönetiminin ardından
Comnenos’un yönetimine 3.Haçlı seferinde İngiltere kralı I.Richard son
vermiştir.
4.0 Haçlı Egemenliğinde Kıbrıs

Kral
Richard bir süre sonra adayı Tapınak Şövalyeleri'ne sattı, lakin şövalyelere
büyük bir tepki geldi ve halk isyan etti. Şövalyeler, isyanı bastırsalar da
adada zorluk yaşayacaklarını düşünerek Richard'a iade ettiler. Kral, bu sefer
Kudüs Kralı ilan edilen Lüzinyanlı Guy'e adayı devretti ve böylece Guy,
Kıbrıs'ın ilk kralı oldu. [1]
4.1 Kıbrıs'ta Batılılar
Kıbrıs'ta
egemenlik, Haçlılar'ın kutsal topraklardaki kalelerini kaybetmesi ile güçleşti.
Hem soyluların mücadeleleri hem de Müslümanlar'ın geniş alanlara yayılması ile
çaresiz kalan ada, kendi kabuğuna çekildi. Richard'ın fethinden sonraki birkaç
yüzyılda ada Avrupa'nın Doğu'ya ve Güney'e açılan ticaret kapısı oldu. Bu
dönemde özellikle Cenovalılar tarafından çok ilgi gördü. 15. yüzyılın sonlarına
doğru ise Memlükler'e vergi ödemeye başladı ve birçok monark, sembolik hale
gelmeye başladı.
1489
yılında Kıbrıs Kraliçesi'nin adayı satmaya zorlanması ile Kıbrıs Haçlı Krallığı
nihayete ermiş oldu. 1571 yılındaki Osmanlı Fethi'ne kadar ada, Venedikliler'in
eline geçti.[2]
4.2 Kıbrıs'ta Batı Mimarisi
Kolossi Kalesi
![]() |
Girit Kapısı |
![]() |
Kolossi Kalesi |
Bu kale Aziz Yuhanna Şövalyeleri tarafından 13.
Yüzyıla'da inşa edilmiştir. Kalenin iç kısmında dini yerler de süslemeler de
bulunmaktadır. Taşlara kazınmış armalar, duvarları süslemektedir. [3]
Girit Kapısı
1567
yılında bu kapı Venedikliler tarafından Kuzey Lefkoşa'ya yapılmıştır. Kapının
yapılma amacı muhtemel bir Yunan isyanına karşı şehri korumaktır. [4]
4.3 Batı Yönetiminde Kıbrıs Ekonomisi

Haçlı
yönetiminde bu ekonomik faaliyetler zaman zaman aksaklıklara uğrasa da Venedik
yönetiminde, ülkenin temel geçim kaynağı olan ticaretin de pekala etkisiyle
adadaki ticaret hareketleri hızlanmış ve değer kazanmıştır.
4.4 Batı Yönetiminde Ada Kültürü
Haçlılar'ın
ve Venedikliler'in yönetiminde adada var olan Yunan va azınlık olan Katolikler
ile Müslümanlar'ın kültürleri bir arada yaşamaktaydı. Batılılar'ın da desteği
ile adada inşa edilen Katolik Kiliseleri ile kısmen yayılan Latince ada
kültürüne etki sağlamıştır. Bu yine de adanın tamamen hatta kısmi olarak bile
bir asimilasyon olamamıştır. Bizans'tan kalma Yunan kültürü ve Ortodoks
Kilisesi'nin gücü Batı yönetimi boyunca adada kendini hissettirmiştir.
5.Kıbrıs’ta Osmanlı Dönemi
Osmanlı'nın denizlerde daha sonradan geliştiğini
biliyoruz. Osmanlı, denizlerde ilk savaşını ve ilk yenilgisini Venedik'e karşı
almıştı. Osmanlı'nın gemide pek ilerleyemeyişini Fâtih devrine kadarki
umursamazlığa bağlıyorum. Kânunî devri
ile birlikte, Barbaros Hayrettin Paşa gibi Paşalarında katılması ile Akdeniz’de
Avrupa ile çarpışmaya başlandı. Bu çağda civardaki çoğu ada alınmıştı lâkin
Kıbrıs, daha sonraya sarkarak 2. Selim devrinde Sokullu'nun da girişimleri ile
Alınmıştı. Bu konuda 2. Selim'in de istekli olduğunu, Kıbrıs halkının çağrı
yaptığını[5]
ayrıca verilen fetvanın da etkili olduğunu[6]
biliyoruz. Osmanlı Tarafından Alınmasının ardından Yeniçeriler adaya
yerleştirilerek ilk Nüfus değişimi yapılmıştır.
Alındıktan sonra Kıbrıs Osmanlı Tarafından bir
"Beylerbeylik" statüsüne sokulmuştur. Ardından, Avlonya Sancakbeyi Muzaffer Paşa Beylerbeyi
tayin edilmiştir. Osmanlı, Kıbrıs'ın Türkleşmesini istiyordu. Kıbrıs'a genel
iskân 22 Eylül 1572 tarihli hükümle başladı. Bir sûretinin de Alâiye, Manavgat,
İçil, Bozok ve Teke kadılarına gönderildiği bu hükümde; "Karaman, Anadolu
ve Zülkadriye eyâletlerinde bulunan kasabalarda her on aileden birinin
nakli" isteniyordu. 1572'de yapılan kayıtlara göre Kıbrıs'a gönderilmek
üzere Aksaray'dan 225, Beyşehir'den 262, Seydişehir'den 202, Anduğı'dan 145,
Develihisar'dan 197, Ürgüp'den 64, Koçhisar'dan 88, Niğde'den 172, Bor'dan 69,
Ilgın'dan 48, ishaklı’dan 87 ve Akşehir'den 130 olmak üzre toplam 1.689 aile
belirlenmiştir[7]
Fetihten sonra yeni bir mülkî yapıya kavuşan Kıbrıs, Lefkoşe idare merkezi
olmak üzere 16 kazâya ayrıldı. Bu Kazalar Şu şekilde idi;
- Tuzla Kazâsı
- Limasol Kazâsı
- Piskopi Kazâsı
- Gilan Kazâsı
- Evdim Kazâsı
- Magosa Kazâsı
- Karpas Kazâsı
- Dağ Kazâsı
- Değirmenlik Kazâsı
- Baf Kazâsı
- Kukla Kazâsı
- Hırsofi Kazâsı
- Omorfo Kazâsı
- Mesarye Kazâsı
- Girne Kazâsı
- Lefkoşa (Dağ Kazâsı içinde yer alan merkezî kazâ)
Osmanlı, adadaki Hıristiyanların şehrin alınmasında
ne kadar yardımcı olduğunu da göz önüne alarak onlara özel statüler verdi.
Kendi dini işlerini görmelerine izin vermenin yanında, eğitimlerini de kendilerinin
yapmasına izin verdi[8]
Rumlar, Venedikliler altında "Köle" durumunda iken, Osmanlıların
adayı Fethi ile büyük oranda, Osmanlılarca "zulüm" olarak
nitelendirilen çok ağır vergilerin kaldırılmasıyla[9]
tam mânâsı ile özgürlüğe kavuşmuşlardır. Batılılar'da bunu itiraf etmektedir. [10]Kıbrıs'ta
Müslüman olmayanlara dini bakımdan hiçbir baskı yapılmadığı, Kıbrıs Şer'iyye
sicilleri ile sabittir. O devirde, Müslüman olanların kadı tarafından Şer'iyye
siciline Şahitler huzurunda kayıtları yapılmadan Müslüman sayılmamalarından
dolayı, bu hususta kesin bilgilere sahibiz.
Nitekim üç asır devam eden Türk yönetimi boyunca sadece 400 Hristiyan'ın
İslam'a girdiği, kayıtlardan anlaşılmaktadır. Bu sayının azlığı baskı
yapılmadığının en kesin göstergesidir. Gerçekten baskı yapılsaydı bu sayı çok
daha fazla olur, hatta adada Hristiyanlar parmakla gösterilecek kadar azalırdı.
Ancak bu yönde bir zorlama yapılmadığı gibi; Hristiyan halkın tam
bir gönül huzuru içinde ve hareket serbestisi ile
arzu ettiği yolu seçmesine özen gösterilmiştir.[11]
5.1
Osmanlı Döneminde Kıbrıs’ta Vakıflar
Her yeni Fethedilen yerde olduğu gibi, Kıbrıs’ta da
Çeşitli amaçlarla çeşitli vakıflar kurulmuştur. Kıbrıs'ta vakıfların temelini
atanlar; padişah II. Selim başta olmak üzere, adanın fatihi Lala Mustafa Paşa
ile Arap Ahmet Paşa, Pertev Paşa, Ağa Cafer Paşa gibi devlet erkanında olan
hayırsever kişilerdir. İlk planda yapılan vakıflar Ebuussuud Efendi'nin de
ifade ettiği gibi" cihada katılarak şehit olanların geride kalan
ailelerine, gazilere ve fethedilen yerlerin imarında sarf edilmek üzere"
kurulmuştur. Anadolu’da bulunan vakıfların bir bölümünün Kıbrıs’da bulunan
vakıflara yardım için açıldığı da bilinmektedir.
Örnek vermek gerekir ise; Celâliye Vakıflarının Konya-Lefkoşe bağlantıları
duruma güzel bir örnektir.
Kıbrıs adasında fetihden sonra geçen 300 yıllık
Osmanlı hakimiyetinde çok önemli vakıflar yapılmıştır. Bu vakıflar 1571'den
sonra adaya yerleşen ve adayı vatan edinen Kıbrıs Türk toplumunun dini, sosyal
ve kültürel ihtiyaçlarına önemli katkılarda bulunmuştur. Adanın fethinden
sonraki 150 yıl içinde, yani 1720 yılına kadar, vakıfların sadece Lefkoşe'de
gerçekleştirdiği hizmetlerin bilançosu incelendiğinde, bu kurumun topluma ne
derecede önemli katkılarda bulunduğunu görülür: Bu 150 yıl içinde, vakıflar
tarafından Lefkoşe‟de 2 cami-ı kebir, 2 cami, 14 mescit, 3 medrese, 4 tekke ve
zaviye, 5 hamam, 31 çeşme, 6 kütüphane yapılmıştır.51 görüldüğü gibi şehrin
eğitim-öğretim ve dini hizmetlerine ilişkin bütün kurumlar ile hamam ve çeşme
gibi temel ihtiyaçlara yönelik yapıların tamamına yakını vakıf yoluyla inşa
edilmiş ve idame ettirilmiştir. Osmanlı idaresi boyunca, Kıbrıs'ta
eğitim-öğretim kurumlarının kurulup yaşatılması da yine vakıflar aracılığıyla
olmuştur. Yaklaşık 300 yıllık dönemde; ada genelinde bilinen 8 medrese, 29
sıbyan mektebi vakfedilmek suretiyle açılmış ve eğitim masrafları da vakıflar
tarafından karşılanmıştır. Yine halka namazdan sonra dini dersler okutulması
için, 6 camide vakıf kurulduğu bilinmektedir. Ayrıca bu dönemde Kıbrıs'ta
bulunan 10 kütüphane de vakıftır.52 Bunların dışında adada kurulan tekke ve
zaviyeler de vakıflar aracılığı ile kurulmuştur[12]
5.2
Kıbrıs’ın İngiltere’ye Kiralanması
Osmanlı Devleti, 1853-1856 tarihleri arasında üç yıl
devam eden Kırım Savaşı'nda İngiltere, Fransa ve Piyemonte (İtalya) ile
işbirliği yaparak Rusya'ya karşı galip gelmişti. Savaş sonunda 1856 yılında
yapılan Paris Anlaşması'yla Osmanlı Devleti, Avrupa Devletler Hukuku kapsamına
alınarak bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü garanti altına alındı. Böylelikle
Osmanlı Devleti,
18. yüzyıldan beri gittikçe artan Rus baskısından kısa bir süre için de olsa
kurtulmuş oldu.
Rusya ve İngiltere, aralarında çıkar çatışmalarına
girmişlerdi. Bu çatışmada Osmanlı, Rusların Boğazları alma isteği ile
karşılaştırken, İngilizlerin çıkarı açısından Osmanlı’yı koruması gerekiyordu.
1875 yılında başlayan Hersek isyanının sonunda
Osmanlı Ordusu başarı kazanmasına rağmen Rusya’nın 31 Ekim 1876’da verdiği
ültimatom ile mütareke imzalamak zorunda bırakıldı. Londra protokolünün Osmanlı
tarafından reddedilmesi ile batı devletlerinin desteğini de kaybetti. Bunun
üzerine Rusya Osmanlı’ya savaş ilân etti. Savaşı kaybeden Osmanlı, büyük toprak
kayıplarına sebep olan Ayastefanos Anlaşması'nı imzalamak zorunda kaldı. 3 Mart
1878 tarihinde imzalanan bu anlaşma ile Rusya'nın Slavcılık politikası büyük
bir zafer kazanmış, Osmanlı Devleti'nden önemli bir toprak kütlesi kopararak
Balkanlar'da nüfuzunu arttırmıştı. Ayastefanos Anlaşması ile Rusya'nın elde
ettiği askeri ve politik güç, İngiltere'nin Ortadoğu'daki emellerini tehdit
etmekte idi. 19. yüzyılın başlarından itibaren Mısır ve Doğu Akdeniz'le
yakından ilgilenmeye başlayan ve Kıbrıs üzerinde de hesapları olan İngiltere,
harekete geçmek ihtiyacı duydu ve bu günlerde mevcut statükoda Kıbrıs'ın yeri
ve adanın kıyı ile bağlantısını sağlayacak İskenderun'un alınması fikri İngiliz
kabinesinde tartışıldı. Tartışmada muhalif görüşe sahip olup istifa etmek
zorunda bırakılan Hariciye Nazırı Lord Derby'nin yerine Kıbrıs'ın işgalinden
yana görüş belirten Lord Salisbury getirildi. Yeni Hariciye Nazırı, Ortadoğu'da
artan Rus baskısı üzerine pasif kalma yerine, aktif olarak karşı çıkma
eğilimindeydi. İngiltere, anlaşmalarla tespit edilip Avrupa devletleri
tarafından garanti edilmiş olan statükonun Rusya tarafından bozulduğunu
belirterek Ayastefanos Anlaşması'nın yeniden gözden geçirilmesini öneriyordu.
Bu bağlamda, 3 Mayıs 1878'de Rusya'nın Londra Elçisi Kont Shuvalos Dişişleri
Bakanlığı'na çağrılarak İngiltere'nin tekliflerini içeren bir nota verildi.
İngiltere tarafından Rusya'ya verilen notayla; Ayastefanos Anlaşması'nın
şartlarına itiraz edilmekte, Bulgaristan Prensliği'nin küçültülmesi ve
Rusya'nın Doğu Anadolu'dan çekilmesi teklif edilmekteydi. Rusya ise; 22 Mayıs
1878 tarihinde İngiliz notasına verdiği cevapta Doğu Anadolu'nun terki dışında
İngiltere'nin tekliflerini kabul ettiğini bildirdi. Hariciye Nazırı Salisbury
16 Mayıs 1878'de İngiltere'nin Kıbrıs'a yerleşmesini sağlayacak şartları araştırmak
üzere İstanbul Elçisi Henry Layard'a bir talimat gönderdi ve bu tarihten sonra
Londra ile İstanbul arasında gizli bir haberleşme trafiği başladı. Öte yandan,
22 Mayıs 1878'de Rusya'dan aldığı cevapla İngiltere'nin, Ayastefanos
Anlaşması'nın ağır olan şartlarının tadili veya Rus emellerinin durdurulması
gibi vaatlerle Osmanlı'ya nüfuz imkânı doğmuştu. 25 Mayıs 1878'de Layard,
hükûmeti tarafından gönderilen ve Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında
ittifak teklifini içeren mektubu saraya sundu. Bunu, İngiltere'nin Osmanlı
Devleti'ni destekleyebilmesi için Anadolu'ya Malta adasından daha yakın bir üs
verilmesi gerektiğini bildiren ikinci mektup ve nihayet bu yakın yerin Kıbrıs
olabileceğini belirten üçüncü mektup takip etti. Bu mektuplarla İstanbul'un olaya
yeteri derecede ısındırıldığını düşünerek Mabeyn Müşiri Sait Paşa'nın
tavassutuyla II. Abdülhamit ile gizli bir görüşme yapan Henry Layard, gelirinin
yine Osmanlı Hazinesi'ne verilmesi şartıyla Kıbrıs adasının geçici olarak İngiltere'ye
terk edilmesi konusunda padişahı ikna etti. Anlaşmayla Kıbrıs idaresi
İngiltere'ye bırakılmakla beraber Osmanlı Devleti'nin ada üzerindeki mülkiyet
hakkı ortadan kalkmıyordu. Ayrıca, 1 Temmuz 1878'de yapılan sekiz maddelik bir
ek anlaşmayla Rusya'nın Kars ve Doğu Anadolu'yu terk etmesi durumunda
İngiltere'nin Kıbrıs'ı tahliye edeceği kayıt altına alındı.
Her ne kadar adanın mülkiyeti Osmanlı Devleti'nde
kalmak şartıyla yönetimi geçici olarak İngiltere'ye verilmişse de, bu husus
kağıt üzerinde kaldı ve İngiltere, bir anlaşmayla şartlı olarak girdiği adayı
15-16 Ağustos 1959'da Kıbrıs Cumhuriyeti ilân edilinceye kadar elinde tuttu.[13]
5.3 Kıbrıs’ta İngiliz Dönemi
İngiliz devrinden itibaren adada Türk-Rum savaşı başlamış, Adanın İngilizlere kiralanmasının, "enosis" yolunda önemli bir aşama olduğunu düşünen Rumlar, Yunanistan'ın da yoğun tahrikleriyle ilhak faaliyetlerini hızlandırmaya başlamışlardır. Nitekim İngiliz yüksek komiseri daha adaya adımını atar atmaz, kendisini karşılayan başpiskopos başkanlığındaki Rumlar, yönetim değişikliğini sevinçle karşıladıklarını, çünkü İngiltere'nin Ege adaları gibi Kıbrıs'ı da Yunanistan'a vereceğine inandıklarını belirtmişlerdir.
Türkler adanın Yunanistan'a verileceği endişesi ile İngiliz idaresine destek oldukları halde, İngilizler reorganizasyon ve tensikât maskesi altında iş başındaki Türkleri emekliye sevk edip yerlerine Rum memurları tayin ettiler. Bunun neticesi olarak ekonomik sıkıntıya giren Kıbrıs Türk halkının bir kısmının adadan ayrılarak Anadolu'ya göç etmesi adadaki nüfus dengesinin Türkler aleyhine bozulmasına neden oldu. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na Almanya'nın yanında katılmasıyla İngiltere 5 Kasım 1914 tarihinde Kıbrıs'ı tek taraflı olarak ilhâk etti. Osmanlı Devleti ise bu ilhâkı sadece protesto etmekle yetindi. Bu durum karşısında İngiliz tâbiiyetine girmek istemeyen 8.000 kadar Türk ailesi Anadolu'ya göç etti.
Rumların Enosis emellerini gerçekleştirme çalışmalarını önlemek için teşkilatşanan Türkler, “Meclis-i Millî” adlı meclis toplayarak adanın yeniden Osmanlı’ya verilmesi gerektiğini savundular. Lozan anlaşması ile Kıbrıs’ta İngiliz hakimiyeti resmen tannmış oldu[14] İngilizler, 2. Dünya savaşında Yunanistan’ın İngiliz tarafına katılması karşılığında Kıbrıs’ı yunanlara verebileceğine dair teklif vermelerine karşın Yunanlar bu teklifi reddederek katılmamışlardır. İngiliz Hükümeti, adaya Muhtar olarak Lord Winster’i tayin etti. Vali Winster de seçtiği bir "İstişâre Meclisi" ile adayı yönetmeye devam etti. Daha sonra 15-20 Ocak 1950 tarihinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a ihlâkı tekrar istendi. Bunu da kabûl etmeyerek adaya muhtariyet verilmesi konusunda yeni adımlar atarak anayasa teklifi sunan İngiltere’nin teklifi kabûl edilmedi. Barışçı yollardan "enosis"i gerçekleştiremeyeceklerini anlayan Rumlar 1953 yılında kurdukları "EOKA" terör örgütünü 1 Nisan 1955'te harekete geçirdiler. Grivas'ın komutasındaki "EOKA" yayınladığı bildiriyle İngilizleri ve Türkleri düşman ilan edip onları imha edeceklerini açıkladılar. "Enosis" uğruna birçok İngiliz ve Kıbrıslı Türk "EOKA"nın kurbanı oldu. İngiltere "EOKA"nın üzerine fazla gitmedi. Şiddet eylemleri karşısında kendini koruma ihtiyacı hisseden Kıbrıs Türk Halkı 1 Ağustos 1956 tarihinde "Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı"nı (TMT) kurdu. TMT Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı teşebbüslerine karşı başarılı mücadeleler yaptı. Rumların "enosis" çabaları karşısında Kıbrıs Türkleri TMT'nın dışında da faaliyetlerini gerçekleştirdikleri; Millî Cephe Partisi, Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu, Kıbrıs Millî Türk Halk Partisi, Kıbrıs Türk Kurumları Birliği, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu ve Kıbrıs Millî Türk Birliği gibi cemiyetler kurdular. Şiddet eylemlerinin artması üzerine Kıbrıs Valisi Mareşal Harding, başta Makarios olmak üzere Rum liderlerle "self-government" üzerinde anlaşmaya çalıştı. Bu teklifi de kabul etmeyen Rum liderleri Makarios ve Kipriyanu Atina'ya gitmek üzere iken yakalanarak sürgüne gönderildi. Diğer yandan İngiltere Başbakanı Mc Millan adanın Türk ve Rum tarafları ile birlikte Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından ortak yönetilmesi teklifini getirdi. Yunanistan'ın reddetmesine rağmen, İngiltere Mc Millan planını yürürlüğe koydu. Plan gereğince Türkiye temsilcisinin 1 Ekim 1958'de resmen ve fiilen görevine başlaması üzerine Yunanistan görüşme masasına oturmak zorunda kaldı. Yunanistan ve Türkiye Dışişleri bakanları Zürih'te bir araya gelerek Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması konusunda anlaştılar. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes ve Yunanistan Başbakanı Karamanlis de 11 Şubat 1959'da 27 maddelik Zürih Anlaşması'nı imzalayarak Kıbrıs Cumhuriyeti için ilk adımı attılar. Nihayet Kıbrıs Türk ve Rum liderleri de 19 Şubat 1959'da Londra Anlaşması'nı imzalayarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasını kabul ettiler. Bu anlaşmalara dayanılarak hazırlanan Kıbrıs Anayasası'nın kabulüyle 15/16 Ağustos 1959 gece yarısı "Kıbrıs Cumhuriyeti" ilan edildi. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilanıyla Yunanistan "enosis", Türkiye de "taksim" tezinden vazgeçmiş oldu.
6. 1974 Darbesi’ne kadar Kıbrıs Cumhuriyeti
6.1 Bağımsızlık
Adadaki bu karışıklar
sonucunda Kıbrıs’ta, Yunanistan ile birleşmeyi önleyecek, Türk ve Yunan nüfusu
temsil edecek, adadaki iki üssü tamamen kontrol etmesi dışında Birleşik
Krallık’tan tamamen bağımsız bir ada devleti kurulması kararı alındı. Bu
anlamda kurulacak yeni devlet için,Londra ve Zürich’de yapılan anlaşmalar
sonrası yapılan anayasasada şu konulara parmak basılmıştı:[15]
- Kıbrıs
bağımsız bir devlet olacaktır.
- Taksim(Kıbrıs’ta
Kıbrıs Türkü ve Yunanlarının ayrı devletleri olması)
ve enosis(Yunanistan’ın Kıbrıs
ile birleşmesi) yasaklandı.
- Hepsi
Kıbrıslı olmak üzere %60’ı Yunan ve %40’ı Türk olmak üzere, 2.000 kişilik
düzenli bir ordu olacaktır.
- Memur
elemanların %70’i Yunan, %30 Türk olacaktır.
- Başkan
Kıbrıs Yunanı, Başkan Yardımcısı ise Kıbrıs Türkü olacaktır.
- Başkan,
kabinede 7 Yunan bakanı seçecek, 3 Türk bakan ise Başkan Yardımcısı eliyle
seçilecektir.
- Dışişleri
Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ya da Maliye Bakanlığı
makamlarından birinde mutlaka bir Türk olacaktır. Ama Başkan ve Başkan
Yardımcısı anlaşırsa bu da dönüşümlü yapılabilecektir.
- Oylamanın
kabulü için çoğunluk gereklidir ama Başkan ve Başkan Yardımcısı isterse, bu
kararları veto edebilecektir.
- Birleşik Krallık garantör olacak ve adada üslerini tutabilecektir.
Bunun yanında yapılan anlaşmalar arasında, bu yazıda
sık sık duyulacak o ünlü 1960 Garantörlük Anlaşması da yer alıyordu. Bu anlaşmanın
özellikle 4. maddesi uluslarası destek alınamayacağı takdirde Yunanistan, Türkiye
ya da Birleşik Krallık’ın, tek başına Kıbrıs’daki devlet düzenini yeniden sağlaması
için müdahele hakkı tanıyordu.
16
Ağustos 1960 yılı, bu acılı geçmişinin ardından Kıbrıs bağımsızlığını ilan
etti. Başkan olarak Başpiskopos III. Makarios, Başkan Yardımcısı olarak Dr.
Fazıl Küçük seçildi. 1961’de ise 99. Birleşmiş Milletler üyesi olarak katıldı.
![]() |
Kıbrıs’ın ilk başkanı, Başpiskopos III. Makarios Makarios(solda) |
![]() |
Dr. Fazıl Küçük(önde), Kıbrıs’ın İlk başkan yardımcısı, Berlin’d[16] |
6.2 İlk Yıllar (1960-1967)
Adada
buna rağmen Türkler ve Yunanlar arasında bir gerginlik hakimdi. Türklere
azınlıkta oldukları için verilen ayrıcalıklar ve anayasasının hükümette bile
bulunan Yunanistan’la birleşme taraftarlarının önünü tıkaması problemler
oluşturmuştu.(Bazı söylentilere göre Makarios da bu plandan haberdardı.) Bu
ortam bir de Makarios’un bu anlaşmalar çerçevesinde oluşturulan anayasada 13
maddelik bir değişiklik teklifi sunması üzerine iyice gerginleşti. Bu olaydan
birkaç gün sonra, 21 Aralık 1963[17]
yılında, bir Yunan polis bir Kıbrıs Türkü çifti görünüşte nufüs kağıdını incelemek
için durdurdu. Bu olay kısa sürede kalabalığın toplanmasıyla büyüdü ve çatışma
çıktı. Bu çatışma sonucunda Kıbrıslı çift hayatını kaybetti. Ama bu sadece
acıların başlangıcıydı.Bunun için öncelikle
Akritas Planı’nı bilmek lazım. Hükümetin Kıbrıs Yunanı olan kısmı tarafından
hazılanan bu planda, hükümetin Kıbrıs Türkü kısmını zayıflatmak ve en sonunda
Yunanistan’la birleşmek amaçlanıyordu.[18] Planın mimarı ise Makarios’a
yakın isimlerden biri, Kıbrıs’ın İçişleri Bakanı Polycarpos Georgadjis’di.[19]
Bu planda bu olaylarla birlikte yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlamıştı.
Bir
Kıbrıslı çiftin hayatını kaybettiği “Kanlı
Noel”den sonra, iç karışıklıklar artmaya başladı. İç karışıklıklar arttı ve
Kıbrıs’ta Türk ve Yunanlar arasında çatışmalar artmaya başladı. Türkiye, jetlerini
Lefkoşa üzerinde alçak uçuş yaptırmaya ve filosunu hazırlamaya girişti. Olaylar
sırasında 25.000 Türk evinden olmuştu.[20]
En sonunda olaylar bittiği vakit resmi kaynaklara göre 364 Kıbrıs Türkü and 174
Kıbrıs Yunanı ölmüştü.[21]
Türklerin müdahelesinin kaçınılmaz olduğu sırada, Birleşmiş Milletler Kıbrıs’a
müdahele etti ve “Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Kuvvetleri”ni (UNFICYP)
kuruldu ve adaya yerleştirildi. Buna karşın Lefkoşa’da barış olmasına karşın,
Kıbrıs Türkler’ine karşı saldırı Limassol başta olmak üzere devam etti. Bu
arada Makarios, bir Türk saldırısının çok yakında olabileceği düşüncesiyle
Kıbrıs Yunanları’ndan oluşan “Kıbrıs Ulusal Muhafızları”nın kurulması ve Yunan bir komutanın emrinde
20.000 Yunan subay ve askerlerin orduya gizlice katılması emrini verdi. Bunun
üzerine Türkiye, saldırma tehdidinde bulundu. Dönemin ABD Başkanı Johnson, mektubunda Başbakan İnönü’ye Türkiye’nin sadece
adadaki düzeni yeniden sağlama için saldırma yetkisi olduğunu hatırlattı;
Türkiye’nin niyetinin bir ayrılık olduğunu düşündüğü ve bunu kabul
edilemeyeceğini düşündüğünü söyledi. Ayrıca eğer Türkiye adaya müdahele ederse
hiçbir şekilde ABD’nin askeri parça konusunda yardımcı olamayacağı ve Sovyet
tehdidine karşı NATO’nun Türkiye’ye karşı çekimser bir tutumda olacağını da
belirtti.[22] Bu mektup sonucunda direk bir Türk saldırısı engellenmiş oldu.
6.3
1967 Yunanistan Darbesi ve Harekata Doğru
1967
yılında Yunanistan’da sağcı askeri darbe başarılı oldu. Bunun üzerine Kıbrıs’da
saldırılar yeniden şiddetlendi. Bunun üzerine Türk hava saldırıları da
şiddetlenmeye başladı. Buna karşın Makarios da Grivas’ın ordu üzerindeki
etkisinden ve olayların geldiği yerden korkmaya başlamıştı. Grivas’ın ordusu
saldırıları kesip geri çekildiği vakit 27 Kıbrıs Türk’ü hayatını kaybetmişti.
Bunun üzerine Türkiye, Grivas’ın hemen Yunanistan’a geri gönderilmesi ve anlaşılan
miktarın çok daha üzerinde olan Yunan birliklerin adayı terk etmesini talep
etti. Makarios, Yunanistan’ın da geri adım atması üzerine 12.000 Yunan askerini
ve Grivas’ı Yunanistan’a yeniden yolladı. Türkler bu hükümet zayıflığından
faydalanarak bölgesel bir yönetim ilan etti. Bu yönetim yasadışı sayılsa bile
artık Makarios, Yunanistan ile birleşmenin imkansız olduğunu kabul etmişti.
Ayrıca Türklerin belli bir miktarda özerk olmasına daha sıcak bakılmaya
başlanmıştı. Ama bu sefer hükümet ile görüşmek yerine görüşmeler, Türk ve Yunan
Cemaat meclisi liderleri Rauf Denktaş ve Glafcos Clerides ile yapıldı. Bu
görüşmelerde fazla ilerleme kaydedilmedi.1971
yılında Grivas geri döndü ve örgütünü bir daha tertiplemeye başladı. Bu sefer
Makarios’da birleşme için bir engeldi. Bunun üzerine örgüt yeniden dönmüşken
1974’de beklenmeyen oldu ve Grivas öldü. Nikos Sampson (bu çatışmalarda önemli
bir isim) bu sefer harekete geçti. Kıbrıs Ulusal Muhafızları’nın desteğini alan Sampson,
Makarios’u devirdi ve Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’ni ilan etti. Makarios, İngiliz
üsleri yardımıyla ülkeden kaçtı. Bu olaydan sonra 5 gün boyunca Türkiye, bu
yeni enosis ve Yunan askeri hükümeti
taraftarı hükümete karşı Birleşik Krallık’ı Garantörlük Anlaşması’nı uygulamaya çağırdı. Karşı taraftan red alınca
Bülent Ecevit son çareye başvurmak zorunda kaldı.
7.
Kıbrıs Barış Harekatı, Müzakereler ve Sonrası
7.1 Birinci Harekat
20 Temmuz 1973 yılında, önce paraşütçülerin inmesi
ile başlayan operasyondan sonra Türk ordusu Girne’ye 8 kilometre uzaklıktaki çıkartma yaptı. Karaoğlanoğlu Sahili’ne (Ki sahilin adı da bu saldırıda
şehit olan Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu’nun anısına verilmiştir.)
Çıkan
Türk kuvvetleri Kıbrıs-Yunan kuvvetlerine karşı çatışmaya başladı. Çatışmaları
23 Temmuz’a kadar devam etti. Bu sırada harekatın ikinci günü, haberleşme
ve koordinasyon eksikliğinden dolayı TCG Kocatepe muhribi Türk uçakları
tarafından batırıldı.[25]
Ama Yunan tarafında böyle olaylar gerçekleşiyordu. 21-22 Temmuz arası Kıbrıs’a
Yunan komandoları gönderen uçakların bir kısmı Kıbrıs Yunanlarının açtığı ateş
sonucunda düşürülmüştü. Çatışmalar 22 Temmuz’a kadar devam etti.22 Temmuz’da
Birleşmiş Milletler’in baskısı üzerine, ateşkes ilanı kararı verildi. Aynı gün
Türk ordusu Girne’ye girdi.
İlk operasyon sonucunda, Kıbrıs’ın sadece %3’ü alınabilmişti ama hem Nikos Sampson’un Kıbrıs yönetimi, hem de Yunan darbe hükümeti çökmüş yerine sivil yönetimler gelmişti.
![]() |
Kıbrıs’a çıkartma, 20 Temmuz 1974, geç saatler (Yeşil Türkler, Mavi de Kıbrıs olmak üzere) |
7.2 Barış Görüşmeleri ve
İkinci Harekat
Ateşkes
sırasında, Cenevre’de iki görüşme yapıldı. Birinci görüşme,(25-30 Temmuz)
Birleşik Krallık, Yunanistan ve Türkiye arasında yapıldı. Bu toplantı sonrası,
Türk yerleşim yerlerinin Yunanlar tarafından hemen boşaltılması, Türklerin ele
geçirdiği yerleri genişletmemesi, ikinci bir konferans yapılması ve anayasal
hükümetin yeniden kurulması kararı alındı. Ayrıca iki özerk yönetimin kurulması
da burada geçti.
İkinci
görüşmlerde ama anlaşma sağlanamadı. Türkiye özellikle, federal bir hükümet
talebinde bulundu[26]
ama bu konuşmalarda bir anlaşma sağlanamadı. İkinci operasyon için emir verildi
14 Ağustos’ta, görüşmelerin bittiği gün ikinci harekat başladı.
Harekat
sonucunda, Kıbrıs’ın şu andaki sınırlarına ulaşıldı, yani adanın yaklaşık %37
Türk tarafına geçti. Mağusa, Güzelyurt, Lefkoşa’nın kuzeyi, bu operasyon sırasında
ele geçirdi. 16 Ağustos’da silahlar tamamen sustu. Kıbrıs, artık iki parçaydı.
7.3 Operasyonlar Sonrası ,Politik Tartışmalar ve Kısa Bir Kapanış
Kıbrıs’ın
bölünmesinden sonra Ağustos 1974 Otonom
Kıbrıs Türk Yönetimi başladı. Devletin başkanı da Rauf Denktaş oldu, 1975’te bu yönetim Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilan
edilmesiyle sona erdi. Bu adımın sebebi Kıbrıs’ı yeniden federal olarak
birleştirmeydi. Ama Kıbrıs ve Birleşmiş Milletler bunu reddetti. Bu dönemde
Kıbrıs Türk tarafı ve Yunan tarafı arasında, 2 Ağustos 1975’te imzalanan bir
anlaşma ile nüfus değişimi yaşandı.[27]
Sonra da 15 Kasım 1983’te günümüze kadar devam eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
kuruldu. Bu dönem sonrasında ise
günümüze kadar anlaşmalar zamanla yeniden açılmış ve her seferinde bir
federasyon kurma niyetine oturulan masadan günümüze kadar bir sonuç
çıkmamıştır.24-25 Haziran 1994’te olan Corfu’da olan Avrupa Konseyi’nde, Avrupa Birliği genişleme sürecine
Kıbrıs’ı dahil edeceğini açıkladı. 5 Temmuz’da ise Avrupa Adalet Divanı Kuzey
Kıbrıs’tan Avrupa Birliği’ne gelen ürünlere kısıtlama koydu. Ve adanın çektiği
bir çok acıdan sonra sorunlar hala bitmiyordu.
Kısacası Kıbrıs yıllar sonra, memnun edici bir sonuçla barış içinde yaşayan tek toplum olabilirdi, ama kanlı olaylar ve ağır çatışmalar sonrasında bunun tam tersi olarak bölündü. Onlar aynı adada yaşayan ama birbirinden farklı hisseden toplumlardı ve bu ayrılık da gelecekteki politikayı derinden etkiledi.
8. Günümüzde Kıbrıs
Yazımızın bu bölümünde Akdeniz’in 3. büyük adası olan ve stratejik bir noktada bulunan Kıbrıs’ın nüfus yapısından, hem Rum hem Türk tarafının ekonomisinden, adadaki eğitim durumundan, ulaşım ve turizm faaliyetlerinden, kültürel yapıdan ve Kıbrıs’ta yapılmış ve yapılacak olan büyük projelerden bahsedeceğiz. Önce adadaki demografik yapıdan başlayalım.
Yazımızın bu bölümünde Akdeniz’in 3. büyük adası olan ve stratejik bir noktada bulunan Kıbrıs’ın nüfus yapısından, hem Rum hem Türk tarafının ekonomisinden, adadaki eğitim durumundan, ulaşım ve turizm faaliyetlerinden, kültürel yapıdan ve Kıbrıs’ta yapılmış ve yapılacak olan büyük projelerden bahsedeceğiz. Önce adadaki demografik yapıdan başlayalım.
8.1 KKTC ve Güney Kıbrıs’ın Nüfus Yapısı
2013 yılı nüfus sayımına göre KKTC’de ikamet eden kişi sayısı 286 bin 257. Bu nüfusun 150 bin 483’ünü (%52,6) erkekler, 135 bin 774’ünü (%47,4) kadınlar oluşturuyor. Güney Kıbrıs’ın nüfusu ise 2011 sayımlarına göre 838 bin 897’dir. Adanın toplam nüfusu ise 2013 sayımına göre 1 milyon 141 bindir. Adada yaşayanların %70’i Rum %29’u Türk geri kalan az bir kısım ise İngiliz, Maruni ve çeşitli ırklardan oluşan kesimdir. Adanın yüzölçümü 9251 km2 olup nüfus yoğunluğu 90 km2’dir. Adanın %33’ü Türk tarafında %67’si Rum Bilgilerden de anlaşıldığı gibi adada çoğunlukla Rumlar yaşamaktadır.
1745-1814 döneminde, Müslüman Türk Kıbrıslılar, Kıbrıs adasında Hristiyan Rum Kıbrıslılara karşı çoğunluğu oluşturmaktaydı. (Bu dönemde, Türk Kıbrıslıların sayısı ada nüfusunun %75'ine kadar çıktı) ( Drummond, 1745: 150 bine 50 bin, Kyprianos, 1777: 47 bine 37 bin, De Vezin: 1788-1792: 60 bine 20 bin, John M. Kinneir 1814: 35 bine 35 bin)
8.2 Adadaki İki Ülkenin Ekonomik Durumu
8.2.1 Güney Kıbrıs Ekonomisi
Kıbrıs Cumhuriyeti (Güney Kıbrıs) ekonomisi son yıllarda başarılı ve çok yönlü olmuştur. En son IMF tahminlerine göre, kişi başına düşen milli gelir $28,331'dir, bu gelir Avrupa Birliği ortalamasının üzerindedir. Kıbrıs, yüksek potansiyelli bir altyapıya sahip olmasından dolayı denizaşırı işletmeler için yatırım bölgesi olarak görülmektedir. Kıbrıs hükümetinin ekonomi politikası, daha çok Avrupa Birliği'nin kriterlerini karşılama yönlü ilerlemekteydi. Avrupa Birliği'ne katılımın gereği olarak yeni üye ülkeler ile birlikte 1 Ocak 2008 tarihinde Euro Ekonomik Bölgesi’ne dahil oldu. Son yıllarda, Kıbrıs Cumhuriyeti ve Mısır hükûmetleri arasında petrol arama görüşmeleri başladı. Bununla doğru orantılı olarak geçen senelerde Mısır ve Lübnan'la deniz bölgesinde petrol ve doğal gaz yataklarından istifade edilecek "münhasır ekonomik bölgeleri" belirleyecek bir tür anlaşmalar imzaladı. Özellikle Kıbrıs ve Lübnan, önemli miktarda petrol ve doğal gaz yatakları olduğuna inandıklarını açıklamalarında belirtti. Ancak Türk Deniz Kuvvetleri, adanın kuzeyinde fiili bir yönetim bulunması gerekçesiyle petrol aramalarına izin vermedi. Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bölge üzerinde petrol aramalarına şiddetle karşı çıkmakta ve Ağustos 2007 tarihinde adanın kuzeyinde petrol aramak için kendi hükûmetlerine bağlı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na yetki verdi.1959 tarihli Zürih-Londra Antlaşması'na göre tüm adanın doğal zenginliklerine Kıbrıs Türkleri de ortaktır ve bu nedenle bu anlaşmanın garantörü (koruyucusu) olarak Türkiye petrol kaynaklarını Rum kesiminin tek başına kullanmasına izin vermemektedir.2008 senesinde gayrisafi millî hasıla % 3.7 oranında büyüdü ve ülkenin 2007 yılında satın alma gücü paritesine göre gayrisafi millî hasılası ise $21.382 milyardır. 2008 tarihinde IMF tarafında dünyanın gelişmiş ekonomiye sahip 32 ülkesinden biri olarak gösterildi. Aynı zamanda IMF verilerine göre 2009 finansal krizinde sürekli büyüme içerisinde olacak tek gelişmiş ekonomi olacağı belirtildi. Eurostat'ın Haziran 2009 tarihinde açıkladığı rapora göre Kıbrıs’taki verginin gayrisafi yurt içi hasılaya genel oranı, 2006 oranlarına göre % 5 artış göstererek % 41,6 oldu. İşsizlik oranı ise Mayıs 2009'a göre % 5.3 'tür. Nisan 2009 tarihinde bu oran % 5.1 idi. Erkeklerde oran % 5.2 iken bayanlarda ise % 5.4 civarındadır. 2009’un ilk çeyreğinde Eurozone’un. Gayrisafi Yurt Hâsıla Endeksi olumlu olan tek EMU ülkesi Kıbrıs Cumhuriyeti oldu. 2008’in dördüncü çeyreğiyle karşılaştırıldığında 2009’un ilk çeyreğinde oran değişmezken senelik esasta % 1,5 oranında arttı.
2013 yılında ise uluslararası kredi derecelendirme
kurumu Moodys’in yıllık raporuna göre
Güney Kıbrıs orta vadede iflas bayrağını çekecekti. Ancak Güney Kıbrıs
ekonomisi durumu toparlamayı başardı ve 2015 yılında Moodys Güney Kıbrıs’ın
kredi notunu yükseltti.
8.2.2 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Ekonomisi
KKTC para birimi olarak Türk Lirası’nı kullanır. KKTC'nin 2010 yılı gayri safi milli hasılası (GSMH) 5567.1 milyon TL'dir (3686 milyon dolar). Ülkenin 2010 yılı itibarı ile bütçesi 2.66 milyar TL olup bunun %32.6'sını Türkiye'den gelen ekonomik yardımlar oluşturmaktadır. Bu yardımların 2010 itibarı ile toplam miktarı 867.062.467 TL'dir. İşsizlik oranı 2009 yılı itibarı ile %12.40'tır. 2009 yılında 71.1 milyon ABD doları ihracata karşılık 1326.2 milyon dolar ithalat yapılmıştır. Bu duruma bakarsak ithalatın ihracata göre çok çok fazla olduğunu ve bu farkın ülkenin mali durumuna olumsuz etki yapacağını anlayabiliriz. Ancak buna rağmen KKTC’de kişi başına düşen milli gelir hızla artmış ve 2008 yılında 16.158 Dolar’a kadar ulaşmıştır.
8.2.2 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Ekonomisi
KKTC para birimi olarak Türk Lirası’nı kullanır. KKTC'nin 2010 yılı gayri safi milli hasılası (GSMH) 5567.1 milyon TL'dir (3686 milyon dolar). Ülkenin 2010 yılı itibarı ile bütçesi 2.66 milyar TL olup bunun %32.6'sını Türkiye'den gelen ekonomik yardımlar oluşturmaktadır. Bu yardımların 2010 itibarı ile toplam miktarı 867.062.467 TL'dir. İşsizlik oranı 2009 yılı itibarı ile %12.40'tır. 2009 yılında 71.1 milyon ABD doları ihracata karşılık 1326.2 milyon dolar ithalat yapılmıştır. Bu duruma bakarsak ithalatın ihracata göre çok çok fazla olduğunu ve bu farkın ülkenin mali durumuna olumsuz etki yapacağını anlayabiliriz. Ancak buna rağmen KKTC’de kişi başına düşen milli gelir hızla artmış ve 2008 yılında 16.158 Dolar’a kadar ulaşmıştır.
KKTC
İhracatının Mallara Göre Dağılımı
(ABD
Doları Cinsinden)
|
2007
|
2008
|
2009
|
2010
|
NARENCİYE
|
22.692.324
|
20.502.086
|
13.910.934
|
27.166.238
|
SÜT
ÜRÜNLERİ
|
20.650.394
|
21.628.852
|
20.074.239
|
25.836.381
|
RAKI
|
4.482.406
|
6.653.821
|
8.413.631
|
7.669.936
|
HURDALAR
|
8.141.653
|
7.283.664
|
4.237.831
|
7.669.936
|
KONFEKSİYON
|
6.790.020
|
3.727.264
|
2.326.900
|
4.022.957
|
NARENCİYE
KONSANTRESİ
|
3.192.255
|
662.939
|
1.746.922
|
3.007.110
|
ALÇI
TAŞI
|
1.894.924
|
3.927.030
|
2.490.925
|
1.889.140
|
İLAÇLAR
|
955.693
|
1.009.966
|
649.465
|
1.573.599
|
DERİLER
|
1.269.816
|
908.411
|
594.751
|
461.562
|
DİĞER
ÜRÜNLER
|
8.975.744
|
6.354.090
|
9.002.188
|
12.579.609
|
GÜNEY
KIBRIS’A YAPILAN İHRACAT
|
4.639.584
|
11.006.015
|
7.615.978
|
5.746.061
|
TOPLAM
|
83.684.813
|
83.664.138
|
71.063.766
|
96.419.909
|
İstihdamdaki
Gelişmeler
(2004-2008)
|
2004
|
2005
|
2006
|
2007
|
2008
|
Çalışma
Çağındaki Nüfus
|
178.117
|
185.455
|
190.423
|
197.660
|
201.796
|
İşgücü
|
96.592
|
93.248
|
101.366
|
99.149
|
101.104
|
İstihdam
|
86.914
|
85.583
|
91.815
|
89.787
|
91.223
|
İşsiz
|
9678
|
7665
|
9522
|
9361
|
9881
|
GKRY’de
Çalışan
|
4655
|
3919
|
4093
|
2643
|
3252
|
İşgücüne
Katılma Oranı (%)
|
54.2
|
50.3
|
53.2
|
50.2
|
50.1
|
İstihdam
Oranı (%)
|
48.8
|
46.1
|
48.2
|
45.4
|
45.2
|
İşsizlik
Oranı (%)
|
10.0
|
8.2
|
9.4
|
9.4
|
9.8
|
Genç
Nüfusta İşsizlik Oranı (%)
|
22.3
|
26.3
|
23.8
|
22.8
|
24.7
|
8.2.3 KKTC Su Temin Projesi
Toros Dağları'nın suyunun Akdeniz'den boru ile geçirilerek KKTC topraklarına taşınması işidir. KKTC'ye yılda 75 milyon m³ su ulaşacak, 50 yıl boyunca kullanma ve içme suyu ihtiyacını karşılayacaktır.
Dragon Çayı (Anamur, Mersin) üzerinde yapılacak
Alaköprü Barajı'nda biriktirilecek su 23 km'lik boru hattı ile Akdeniz kıyısına
getirildi. Buradan 80 kilometrelik asma boru ile Akdeniz'i geçip Kıbrıs'a
çıkarılacak. Kıbrıs'a ulaşan su kıyıdan Girne yakınlarında yapılacak Geçitköy
Barajı'na aktarılacak. KKTC topraklarında yapılacak iletim hatlarıyla su
ihtiyacı olan alanlara ulaştırılacak. "Asrın projesi" olarak
nitelendirilmektedir.
Türkiye Kısmı
Dragon (Anamur) Çayı üzerinde, 130,5 milyon m³ depolama kapasitesi, 88 m yükseklikte Alaköprü Barajı inşa edilmiştir. Baraj su tutmaya Ocak 2015'de başlanmıştır. Barajda biriken su 23 km'lik 1,500 mm çaplı boru hattı ile Akdeniz kıyısında dengeleme havuzuna ulaşacaktır.
Akdeniz Geçişi
Akdeniz geçişi önce deniz tabanından yapılması düşünülmüştür. Tabanda 1450 metrelik derin vadilerin olması bu fikirden vazgeçirmiştir. Dünyada ilk defa uygulanan askıda boru sistemi kullanılmıştır. Borular deniz yüzeyinin 250 m altında, 134 adet askı tarafından taşınmaktadır. 66 km olan deniz geçişi, 500 m uzunluk, 1600 mm çapa sahip yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE) borularla sağlanmaktadır.
Kıbrıs Kısmı
Deniz hattından gelen su Güzelyalı terfi istasyonundan 3 km'lik boruyla Geçitköy Barajı'na ulaşacaktır. Kıbrıs'ta suyun dağıtımı amacıyla; Lefkoşa boru hattı, Girne boru hattı, Lefkoşa-İskele-Mağusa boru hattı, İskele-Dipkarpaz boru hattı, inşa edilecektir. Taşınan suyun %50,3'ü (37,76 milyon m³) içme-kullanmada, %49,7'si (37,24 m³)sulama amaçlı kullanılacak[3]. Kuraklıktan ve sulama suyu yetersizliğinden dolayı ekonomik olarak kullanılamayan Mesarya Ovası'nın 50 bin dekarlık kısmı sulanacaktır. Maliyeti 1,2 milyar ₺ olan projede Torosların suyu adaya ulaşmıştır. 28Ekim 2015 tarihinde Lefkoşa'da açılış töreni Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından yapılmıştır.
Türkiye Kısmı
Dragon (Anamur) Çayı üzerinde, 130,5 milyon m³ depolama kapasitesi, 88 m yükseklikte Alaköprü Barajı inşa edilmiştir. Baraj su tutmaya Ocak 2015'de başlanmıştır. Barajda biriken su 23 km'lik 1,500 mm çaplı boru hattı ile Akdeniz kıyısında dengeleme havuzuna ulaşacaktır.
Akdeniz Geçişi
Akdeniz geçişi önce deniz tabanından yapılması düşünülmüştür. Tabanda 1450 metrelik derin vadilerin olması bu fikirden vazgeçirmiştir. Dünyada ilk defa uygulanan askıda boru sistemi kullanılmıştır. Borular deniz yüzeyinin 250 m altında, 134 adet askı tarafından taşınmaktadır. 66 km olan deniz geçişi, 500 m uzunluk, 1600 mm çapa sahip yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE) borularla sağlanmaktadır.
Kıbrıs Kısmı
Deniz hattından gelen su Güzelyalı terfi istasyonundan 3 km'lik boruyla Geçitköy Barajı'na ulaşacaktır. Kıbrıs'ta suyun dağıtımı amacıyla; Lefkoşa boru hattı, Girne boru hattı, Lefkoşa-İskele-Mağusa boru hattı, İskele-Dipkarpaz boru hattı, inşa edilecektir. Taşınan suyun %50,3'ü (37,76 milyon m³) içme-kullanmada, %49,7'si (37,24 m³)sulama amaçlı kullanılacak[3]. Kuraklıktan ve sulama suyu yetersizliğinden dolayı ekonomik olarak kullanılamayan Mesarya Ovası'nın 50 bin dekarlık kısmı sulanacaktır. Maliyeti 1,2 milyar ₺ olan projede Torosların suyu adaya ulaşmıştır. 28Ekim 2015 tarihinde Lefkoşa'da açılış töreni Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından yapılmıştır.
8.3 Adada Eğitim
KKTC’de
Lefkoşa’da 34, Gazimağusa’da 34, Güzelyurt’ta 19, Girne’de 16, İskele ilçesinde
de 14 olmak üzere (devlet ve özel okullarda dahil) toplam 114 ilkokul
bulunmaktadır.
Ortaöğretim dairesine bağlı okullar ise lise ve ortaokul olarak ikiye ayrılır. KKTC’de toplam (devlet ve özel okullarda dahil) akademik (Türkiye’deki Anadolu lisesi tipi) eğitim veren 19 lise bulunmaktadır. Yine ülkede toplam 15 ortaokul bulunur. Ülkede eğitim veren meslek lisesi sayısı da 12’dir.
İlköğretim 6 yaşından başlar, 11 yaşında biter ve zorunludur. Ortaöğretim en az 6 yıl sürer ve 12 yaşında başlar. Yükseköğretim ise en az 2 yıl sürer.
Ülkede toplam 10 üniversite bulunur. Bunlar;
*Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden Bir Görüntü
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Girne Amerikan Üniversitesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampusu
Girne Üniversitesi
Lefke Avrupa Üniversitesi
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Yakın Doğu Üniversitesi
Atatürk Öğretmen Akademisi
Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Lefkoşa Kampüsü
Lefkoşa İngiliz Üniversitesi
KKTC’de üniversitelerde öğrenim gören öğrenci sayısı 2016/2017 eğitim-öğretim yılı verilerine göre 93.292 kişidir. Bunların 52.135’i TC vatandaşı, 27.538’i TC dışından gelen yabancı uyruklu, 13.619 öğrenci ise KKTC vatandaşıdır.
Güney Kıbrıs eğitimi de KKTC’den pek farklılık içermemektedir. Güney Kıbrıs’ta 3 devlet 4 özel olmak üzere 7 üniversite bulunur. Bunlar;
Kıbrıs Üniversitesi
Kıbrıs'ın Açık Üniversitesi
Kıbrıs Teknoloji Üniversitesi
Avrupa Kıbrıs Üniversitesi*
Frederick Üniversitesi*
Neapolis Üniversitesi*
Nicosia Üniversitesi*
*Özel Üniversiteler
Ortaöğretim dairesine bağlı okullar ise lise ve ortaokul olarak ikiye ayrılır. KKTC’de toplam (devlet ve özel okullarda dahil) akademik (Türkiye’deki Anadolu lisesi tipi) eğitim veren 19 lise bulunmaktadır. Yine ülkede toplam 15 ortaokul bulunur. Ülkede eğitim veren meslek lisesi sayısı da 12’dir.
İlköğretim 6 yaşından başlar, 11 yaşında biter ve zorunludur. Ortaöğretim en az 6 yıl sürer ve 12 yaşında başlar. Yükseköğretim ise en az 2 yıl sürer.
Ülkede toplam 10 üniversite bulunur. Bunlar;
*Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden Bir Görüntü
Doğu Akdeniz Üniversitesi
Girne Amerikan Üniversitesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampusu
Girne Üniversitesi
Lefke Avrupa Üniversitesi
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Yakın Doğu Üniversitesi
Atatürk Öğretmen Akademisi
Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Lefkoşa Kampüsü
Lefkoşa İngiliz Üniversitesi
KKTC’de üniversitelerde öğrenim gören öğrenci sayısı 2016/2017 eğitim-öğretim yılı verilerine göre 93.292 kişidir. Bunların 52.135’i TC vatandaşı, 27.538’i TC dışından gelen yabancı uyruklu, 13.619 öğrenci ise KKTC vatandaşıdır.
Güney Kıbrıs eğitimi de KKTC’den pek farklılık içermemektedir. Güney Kıbrıs’ta 3 devlet 4 özel olmak üzere 7 üniversite bulunur. Bunlar;
Kıbrıs Üniversitesi
Kıbrıs'ın Açık Üniversitesi
Kıbrıs Teknoloji Üniversitesi
Avrupa Kıbrıs Üniversitesi*
Frederick Üniversitesi*
Neapolis Üniversitesi*
Nicosia Üniversitesi*
*Özel Üniversiteler
8.4 Kıbrıs’ta Turizm ve Turistik Yerler
Kıbrıs
turizm açısından çok elverişli bir bölgedir. Ülkenin ada olması, tarihi öneme
sahip olduğu ve stratejik bir noktada bulunması sebebiyle ortaya çıkan
eserlerin çok olması ada turizminin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. 2011
yılı itibarıyla Kıbrıs yaklaşık 400 milyon dolar turizm geliri elde etmektedir.
Ülke iklimi tüm yıl boyunca tatil için olanaklar sağlar. Yağışlar Aralık ve Ocak
aylarında yoğunlaşıp ortalama deniz sıcaklığı altı ayı aşkın bir süre 20 °C ‘dir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bahar aylarında saran yabani çiçekleriyle ve
havayı dolduran portakal, limon ve greyfurt çiçeği kokularıyla ünlüdür.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sahilleri yüzmek için Akdeniz'in elverişli ve güvenli, mekânlarındandır. Çoğu tatil tesislerinin modern yüzme havuzları yanında, doğu Akdeniz'in serin suları için güzel sahilleri bulunur.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sahilleri yüzmek için Akdeniz'in elverişli ve güvenli, mekânlarındandır. Çoğu tatil tesislerinin modern yüzme havuzları yanında, doğu Akdeniz'in serin suları için güzel sahilleri bulunur.
Adanın iç kesiminde, Beşparmak Dağları güneyinde,
geniş Mesarya ovası, Ercan Havalimanı ve ülkenin başkenti Lefkoşa
bulunmaktadır. Lefkoşa şehrinin tarihi merkezi etrafı 5.5 km uzunluğunda şehir
duvarı ile çevrilidir ve bu duvar hâlâ sağlamdır. Girişteki kapı Osmanlılar
tarafından yapılmıştır. Doğu sahili boyunca tarihî, gelişmiş Gazimağusa kenti
ve onun yanında Salamis antik kenti yer alır. Adanın en büyük yarımadası olan
Karpaz yarımadası yeşil kaplumbağaların yumurtlama mekânıdır. Burada özel
alanlar vardır ve giriş çıkış yasaktır.
Ülkede 2009 yılı itibarı ile 119 turistik konaklama tesisi, 15 diğer konaklama tesisi, 144 turizm ve seyahat acentesi, 25 casino ve 250 turistik restoran bulunmaktadır. Ülkedeki rehber sayısı 1192'dir. Toplam 9224 kişi turizm sektöründe çalışmaktadır.
Güney Kıbrıs’ta da her yıl düzenlenen Limasol Karnavalı şehrin en önemli festivallerinden biridir. Bunun yanında Kıbrıs Uluslararası Film Festivali önemli bir kültürel etkinliktir. Limasol’de son baharda Şarap Festivali yapılır ve bu festivale uluslararası katılım da yoğundur. Rum Kesimi’nde düzenlenen Çiçek Festivali (Mayıs), Shakespeare Geceleri, Berengaria Uluslararası Müzik Festivali (Nisan), Limasol Uluslarası Belgesel Festivali (Ağustos), Larnaka Klasik Müzik Festivali(Nisan) ve Limasol Bira Festivali (Temmuz) gibi festivaller Rum tarafının turist çekmesine oldukça katkıda bulunur.
8.4.1 Kıbrıs’ta Bulunan ve Mutlaka Görülmesi Gereken Tarihi ve Turistik Yerler
Ülkede 2009 yılı itibarı ile 119 turistik konaklama tesisi, 15 diğer konaklama tesisi, 144 turizm ve seyahat acentesi, 25 casino ve 250 turistik restoran bulunmaktadır. Ülkedeki rehber sayısı 1192'dir. Toplam 9224 kişi turizm sektöründe çalışmaktadır.
Güney Kıbrıs’ta da her yıl düzenlenen Limasol Karnavalı şehrin en önemli festivallerinden biridir. Bunun yanında Kıbrıs Uluslararası Film Festivali önemli bir kültürel etkinliktir. Limasol’de son baharda Şarap Festivali yapılır ve bu festivale uluslararası katılım da yoğundur. Rum Kesimi’nde düzenlenen Çiçek Festivali (Mayıs), Shakespeare Geceleri, Berengaria Uluslararası Müzik Festivali (Nisan), Limasol Uluslarası Belgesel Festivali (Ağustos), Larnaka Klasik Müzik Festivali(Nisan) ve Limasol Bira Festivali (Temmuz) gibi festivaller Rum tarafının turist çekmesine oldukça katkıda bulunur.
8.4.1 Kıbrıs’ta Bulunan ve Mutlaka Görülmesi Gereken Tarihi ve Turistik Yerler
Kıbrıs’ta bunlar gibi birçok tarihi eser bulunmaktadır. Plajlar ve tatil köylerinden bahsetmeye gerek duymadık. Zira oraların güzelliğini herkes biliyor.
Yazımızın bu bölümünde Kıbrıs’taki iki devletin ekonomisinden, eğitimden, kültürel etkinliklerden, turizm ve tarihi yerlerden bahsettik. Adada bulunan iki devletin ve iki kesimin de ekonomik durumunun gayet iyi olduğu, adanın güzellik ve eğlence dolu olduğunu yazımızın bu bölümünde sizlere aktarmak istedik. Umarız ki Kıbrıs’ta bulunan tüm toplumsal sorunlar ortadan kalkar ve adada bulunan Hristiyan ve Müslüman, Rum ve Türk halkın barış ve huzur içinde yaşadığı aydınlık bir gelecek Kıbrıs’ı bekler.
Sonuç:
Bu yazımızda son dönemde Türkiye ve bir çok ülkenin gündemindeki en önemli meselelerden birisi olan Kıbrıs Adası'nı tarihsel süreci ile birlikte inceledik. Kıbrıs gerek konumu gerekse doğal zenginliği açısından her dönemde gözde bir yer olmayı başarmıştır. Bir çok medeniyetin yönetimini yaşamış olan Kıbrıs bu açıdan oldukça zengin ve köklü bir adadır. Bu adayı farklı dönemleri ve günümüzdeki durumunu ele aldığımız bu yazımızda güncel siyasi tartışmalara tarafsız şekile yaklaşmaya çalıştık. Umarım faydalı bir yazı olmuştur.
Umut Kaya
Ertuğrul Keskin
Batuhan Kalaycı
Emrecan Çakır
Oğuz Kök
Furkan Ünal
Ertuğrul Keskin
Batuhan Kalaycı
Emrecan Çakır
Oğuz Kök
Furkan Ünal
Buğrahan Yılmaz
[1]https://en.wikipedia.org/wiki/Kingdom_of_Cyprus
[2]https://en.wikipedia.org/wiki/Venetian_Cyprus
[3]http://romeartlover.tripod.com/Ciprfort.html
[4]https://en.wikipedia.org/wiki/Kyrenia_Gate
[5] Osmanlı
İdaresinde Kıbrıs, S.48
[6] Aynı
eser, S50
[7] 3 BOA.,
Kâmil Kepeci Tasnifi nr. 2251.54
[8]
Geçmişten Günümüze Kıbrıs, Şubat 2003, Konya s39
[9]
Osmanlıların vergi İmtiyazları için bkz. I. Uluslararası Kıbrıs Tetkikleri
Kongresi, 14-19 Nisan 1969; Türk Heyeti Tebliğleri, Türk Kültürünü Araştırma
Enstitüsü, s. 75-79, 131-133, Ankara, 1971
[10]
Geçmişten Günümüze Kıbrıs, Şubat 2003, Konya Aynı yer
[11] 32 H.
Vergi Bedevi, Kıbrıs şer’ i Mahkeme Sicilleri Üzerine Araştırmalar, Türk
Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara, 1971, s. 143
[12]
Geçmişten Günümüze Kıbrıs, s48
[13] Osmanlı
İdaresinde Kıbrıs s62
[14] Bu
anlaşmanın 16, 20 ve 21. maddeleri Kıbrıs ile ilgilidir
[16] Bundesarchiv,
B 145 Bild-F014920-0011 / Wegmann, Ludwig / CC-BY-SA 3.0 [CC BY-SA 3.0 de
(http://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0/de/deed.en)], via Wikimedia
Commons
[19] Hoffmeister, Frank (2006). Legal
Aspects of the Cyprus Problem: Annan Plan And EU Accession. Martinus Nijhoff Publishers. s. 21. ISBN 9789004152236.
[21] Oberling, Pierre (1982). The road to Bellapais:
The Turkish Cypriot exodus to northern Cyprus. s. 120. ISBN 0880330007.
[22] http://www.cyprus-conflict.org/materials/johnsonletter.html
[23] http://news.bbc.co.uk/onthisday/hi/dates/stories/august/10/newsid_3037000/3037898.stm
[24] By
αρχεία ΡΙΚ [GFDL (http://www.gnu.org/copyleft/fdl.html) or CC BY 3.0
(http://creativecommons.org/licenses/by/3.0)], via Wikimedia Commons
[25] Yıldırım, Mehmet. "Bütün
yönleriyle 1974 Kıbrıs Harekatı". Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi, 2004. 7 Kasım 2016
tarihinde kaynağından arşivlendi.
[26] Birand,
Mehmet Ali, 30 Sıcak Gün, s. 470, www.mehmetalibirand.com.tr/kitaplar/30_sicak_gun.pdf
[27] https://documents-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N75/151/45/PDF/N7515145.pdf?OpenElement
[28]TRNC SPO, Economic and Social Indicators 2014, pages=2–3
[29]KKTC 2006 Genel Nüfus ve Konut Sayımı Toplu Kesin Sonuçları KKTC Başbakanlık Devlet Planlama Örgütü
https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1br%C4%B1s_Cumhuriyeti#cite_note-econ-138
[30]^ a b c "Cyprus Economy" (İngilizce). Republic of Cyprus. www.cyprus.gov.cy.
[31]List of countries by future GDP (PPP) per capita estimates
[32]Güngör, Hasan. "Güney Kıbrıs’ ta ekonomik durum beklenenden daha iyi gidiyor" (Türkçe). havadiskibris.com.
[33]Taş, Dilek (2004-09-11). "Sadrazam konaklarında turist ağırlayacak" (Türkçe). Milliyet. 1 Ekim 2013
[34]"Kıbrıs'a 300 milyon dolarlık yatırım" (Türkçe). turizmdebusabah. 2004-01-19
[35]Karahasan, Sefa (2009-05-28). "Ada’da petrol krizi" (Türkçe). Lefkoşa:
[36] Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği Yardım Heyeti Başkanlığı. KKTC Ekonomi Durum Raporu 2010
[37]KKTC Devlet Planlama Örgütü. Ekonomik ve Sosyal Göstergeler 2009
[28]TRNC SPO, Economic and Social Indicators 2014, pages=2–3
[29]KKTC 2006 Genel Nüfus ve Konut Sayımı Toplu Kesin Sonuçları KKTC Başbakanlık Devlet Planlama Örgütü
https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1br%C4%B1s_Cumhuriyeti#cite_note-econ-138
[30]^ a b c "Cyprus Economy" (İngilizce). Republic of Cyprus. www.cyprus.gov.cy.
[31]List of countries by future GDP (PPP) per capita estimates
[32]Güngör, Hasan. "Güney Kıbrıs’ ta ekonomik durum beklenenden daha iyi gidiyor" (Türkçe). havadiskibris.com.
[33]Taş, Dilek (2004-09-11). "Sadrazam konaklarında turist ağırlayacak" (Türkçe). Milliyet. 1 Ekim 2013
[34]"Kıbrıs'a 300 milyon dolarlık yatırım" (Türkçe). turizmdebusabah. 2004-01-19
[35]Karahasan, Sefa (2009-05-28). "Ada’da petrol krizi" (Türkçe). Lefkoşa:
[36] Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği Yardım Heyeti Başkanlığı. KKTC Ekonomi Durum Raporu 2010
[37]KKTC Devlet Planlama Örgütü. Ekonomik ve Sosyal Göstergeler 2009
Güzel Bir Çalışma Teşekkürler
YanıtlaSilALAAAAS! Koca YÜrekli Halifem
YanıtlaSilANASSININ GÖZÜ BİR YAZI
YanıtlaSil