II. Viyana Kuşatması, IV. Mehmed zamanında
gerçekleşmiş ve sonucu 1699 Karlofça Anlaşması'na kadar gitmiştir.(1) Viyana, Tuna
Nehri üzerinde bir kontrol merkezi olması, Doğu Akdeniz-Habsburg ticaret hattı
için önemli bir geçiş noktası olması ve özellikle Avrupa'nın tam kalbinde
olması gibi sebeplerden ötürü büyük bir stratejik konuma sahipti. Bu da Bab-ı
Ali'nin ilgi ordağı idi. Viyana için ilk büyük kuşatma girişimi, Kanunu Sultan
süleyman döneminde 1529 tarihinde gerçekleşmiştir.(2)
Sultan Süleyman'ın bu
tarihten itibaren Avrupa'ya düzenlediği seferlerin ana hedefi Viyana olmuştur
ancak dönemin en güçlü ordusuna sahip olmasına rağmen Viyana'yı ele
geçirememiştir. 1663-1664 tarihleri arasında gerçekleşen Osmanlı-Avusturya
savaşı sonucunda imzalanan Vasvar Anlaşması ile uzun süreli bir barış dönemi
mevcuttu. Osmanlılar bu barış döneminde ufak sınır çatışmaları ve Girit Kuşatması
haricinde büyük bir savaşa veya muharebeye girmemişti. Bu barış dönemi
içerisinde hazineyi ve orduyu ıslah çalışmalarına girmiş ve orduyu büyük ölçüde
düzene sokmuştur. (3)
Osmanlılar Macaristan meselesi ile yakından
ilgilenmekteydi, Yukarı Macaristan kralı olarak Tökeli İmre'yi tanımışlardı.
Habsburglar da Macaristan meselesi ile uzun süredir ilgileniyorlardı ve Macar
hudutlarına aralıklarla taciz ediyorlardı bu durum, sınır çatışmalarının
büyümesine sebep oluyordu. Son olarak Tökeli İmre'nin ayaklanması ve Habsburg
sınırına akınlar düzenlemesi sonucu sınır çatışmaları hat safaya çıktı. Tökeli
İmre tek başına Habsburglar ile mücadele edemeyeceğini bildiği için Bab-ı
Ali'den yardım istedi. Merzifonlu Kara Ahmed Paşa ve ordu zaten savaş istiyordu
Tökeli İmre'nin yardım talebi, Sadrazam'ın, IV. Mehmed'i ve divanını ikna
etmesi için yeterli sebep olmuştu. IV. Mehmet ise Sadrazam'a sadece Yanıkkale
ve Komarom kalelerini ele geçirmeleri için görevlendirmişti. Hazırlıklar Ocak
1682 tarihinde başladı, tüm ülke çapında çok büyük bir seferberlik başladı,
ordunun geçeceği güzergah üzerindeki yollar tamir edildi, köprüler kuruldu.
İkmal merkezleri gerekli levazım malzemeleri ile donatıldı. Hazırlıklar Ağustos
ayının başlarında tamamlandı ve Bab-ı Ali, Avusturya'ya savaş ilan etti. Haberi
alan Habsburglar gerekli hazırlıkları bütünüyle tamamladı. Lehistan ile
karşılıklı anlaşma imzalandı. (4)
Ordunun önünde koca 15 aylık bir yürüme
mesafesi vardı ve hazırlıklar tam olarak da tamamlanamamıştı. Yola çıkan ordu,
Mayıs 1683 tarihinde ana lojistik merkezi olan Belgrad'a ulaştı. 7 Temmuz'da da
Kırım hanının birlikleri de orduya katıldı. 14 Temmuz'da ise Sadrazam
Merzifonlu Kara Ahmed Paşa tarafından Viyana Kuşatıldı. Kuşatma'nın
kaybedilmesinin bir kaç büyük sebebi vardır ve bunlar;(5) 1) Osmanlılar gerekli
lojistik desteği ve seferberliği tam olarak tamamlayamamıştı. 2) Merzifonlu
Kara Mustafa Paşa'nın 100 bin kişilik Jan Sobieski'nin komutası altındaki Leh
yardım kuvvetlerini fazla önemsemeyip Yeniçerileri kullanmaması. 3) Lehleri
karşılayacak olan Kırım Hanı'na top verilmemesi. 4) Kuşatmaya ara verip
Kahlenberg Muharebesi'ne odaklanmaması. Tüm bu olaylar Viyana Kuşatması'nın
başarısızlıkla sonuçlanmasına ve büyük Kutsal İttifak Savaşları'nın başlamasına
sebebiyet vermiştir. Kuşatmanın seyrini değiştiren zaten Kahlenberg Muharebesi
olmuştur. Merzifonlu Kara Ahmed Paşa, Kırım Hanı'nın yardım kuvvetlerini
durdurabileceğini düşündüğü için Kahlenberg tepesini tutan köprüyü savunmasını
istemiştir. Ancak Murat Giray'ın elinde hafif süvariler vardı ve hafif
süvariler köprü müdafaasında etkisiz kalıyordu, en etkili oldukları yer açık
alandı ve onları açık alana çekmek için yardım kuvvetlerinin köprüyü
geçmelerine izin verdi. Bu kısmi bir hata idi ancak başka çare de yoktu. 12
Eylül'de Kahlenberg tepesine ulaşıldı. Merzifonlu Kara Ahmed Paşa'nın
Kahlenberg Muharebesi'nde verdiği üst üste hatalar yüzünden ordunun neredeyse
3/1 lik kısmı imha olmuş, kuşatma başarısız olmuş ve büyük Kutsal İttifak
Savaşları başlamıştır. Bu durum, 1699 Karlofça Anlaşması'na kadar devam
etmiştir. (6)
Sonuç olarak baktığımızda, II. Viyana
Kuşatması'nın tek suçlusunu Kırım Hanı'na yüklemek belki de Türk
Tarihçiliği'nin en büyük hatalarından birisidir. Keza kuşatma hakkında daha
detaylı bir araştırma yapıldığında, Kırım Hanı'nın aslında suçlu olmadığını çok
iyi görebiliriz.
Yararlanılan kaynaklar;
1) Yrd. Doç. Dr. Mustafa Turan: II. Viyana
Muhasarası: Osmanlı Devleti’nde Siyasi, İdari ve Askeri Çözülme; OTAM (Ankara
Üniversitesi; Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi) Sayı: 9;
Ankara 1998, sayfa 398-399
2) Özdamarlar, Metin (2009). Zirvede Tek
Başına. Timaş Yayınları
3) Stoye, John (2003). Viyana Kuşatması. Doğan
Kitap
4) Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi III. Cilt.
Boyut Yayınları. 2003
5) Özcan, Abdulkadir "Karlofça ( Karlofça
Antlaşması)" (2001), Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Cilt:24
Sayfa:504-507, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı
6) Müfit, Bilge Sadık, Osmanlı'nın
Macaristan'ı, Kitapevi Yayınları, 2010
Not: Yazıyı 12 Eylül anısına paylaşacaktım
ancak bir takım sorunlar çıktığı için paylaşamadım.
Not 2: 12 Eylül sadece darbe günü değildir. 12
Eylül, II. Viyana Kuşatması'ın bittiği ve Büyük Osmanlı İmparatorluğu'nun yavaş
yavaş erimeye başladığı gündür.
Resim, Kahlenberg Muharebesi'ni temsil eder.
KUBİLAY CEYLAN
KUBİLAY CEYLAN
Çok güzel açıklayıcı bir analiz olmuş emeğinize sağlık
YanıtlaSil